Hafızadaki bilgileri geri çağırmak için bir yöntem

Retrieval Practice: Research and Resources for Every Classroom — Kate Jones

Using our memory shapes our memory. 

Robert Bjork (2012)

Kate Jones ödüllü bir eğitim konuşmacısı. Aynı zamanda tarih öğretmeni, bölüm başkanı ve bu yazıya konu olan “Retrieval Practice: Research and Resources for Every Classroom” kitabının da yazarı. Kitap, hem akademik araştırmalar hem de yenilikçi sınıf uygulamaları bakımından zengin bir kaynak. Kate Jones, öğretmenlerin kendi deneyimlerinin çok önemli olduğunu her fırsatta vurguluyor. Bunun yanı sıra, deneyimlerinin de ötesinde kanıtlar aramalarını, öğrenme ve insan beyninin işleyişi ile ilgili çalışmaları takip etmelerinin gerekliliğinin de altını çiziyor.

“Retrieval Practice” nedir?

Kitapta “retrieval practice”, öğrenilen bilgilerin bellekten (hiç destek almadan ya da çok az destekle) geri çağrılması olarak tanımlanıyor. Bu bilgi, her seferinde geri çağrıldığında veya bir yanıt üretildiğinde hafızanızı daha da güçlü hale getiriyor. Ben “retrieval practice” için anlamlı bir Türkçe karşılık bulamadım. Bu sebeple yazının devamında da “retrieval practice” terimini kullanmaya devam edeceğim.

Bir konu üzerinde çalışırken kitabı kapatıp aklınızda kalan her şeyi zihinden bir paragraf halinde yazmak, bir kavram haritası oluşturmak ya da bu kitap ile ilgili mini-quiz ve flashcard hazırlamak “retrieval practice” kapsamına giriyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta: Tamamen zihinden yapılması. Yani kitaba ya da notlara bakmak yok. Bu yöntemle ilgili hazırladığım etkinliklere ulaşmak için tıklayabilirsiniz.

Bilginin geri çağrılması derken şunun altını çizmekte yarar var: Bu yöntem bir ölçme aracından çok, güçlü bir öğrenme aracı. Uzun dönem hafızadaki bir bilginin unutulmaya yüz tutmuşken tekrardan hatırlanmasına yardımcı oluyor, böylece bu bilginin kalıcılığını artırıyor.

Atkinson & Shiffrin’in bilginin işlenmesi ile ilgili bu modeli yazının devamını daha anlamlı kılmaya yardımcı olacaktır diye düşünüyorum.

Unutmak kötü bir şey midir?

Kitapta kısaca Pedro De Bruyckere’nin unutma ile ilgili fikirlerine de yer veriliyor. Unutma aslında öğrenme sürecinin çok önemli bir parçası. Örneğin, öğrencilerin bir konuyu anlayıp anlamadığını ders esnasında ya da ders sonunda ölçersek muhtemelen kısa dönemli hafızalarında yer eden bilgiyi ölçeceğiz. Bu sayede öğrenci dersi dinledi mi dinlemedi mi bunu ayırt edebiliriz ancak konunun öğrenildiğini kabul edemeyiz. Eğer ölçmek için çok beklersek, bu sefer de bilgi tamamen unutulacak ve yeniden öğrenilmesi gerekecek. Ancak, eğer bilginin unutulması için biraz bekleyip sonrasında “retrieval practice” uygularsak öğrenilen bilginin kalıcılığı artacak.

Genel bir kural olarak, bir bilgiyi (beyinden tamamen çıkmadan önce) unutmaya ne kadar yaklaşırsanız, onu tekrar gözden geçirmenizden fayda görme olasılığınız o kadar artar. 

Busch and Watson (2019)

“Retrieval Practice” uygularken dikkat edilmesi gereken noktalar

Kate Jones, bu noktada sözü kitabında önsözünü yazan Tom Sherrington’a bırakıyor ve onun düşüncelerini yorumluyor.

  1. Herkesi dahil edin: Kitapta tüm öğrencilere hatırlamaları için fırsat verilmesi gerektiği yazıyor. Örneğin geçen derste öğrenilen bir konu ile ilgili soru sorulduğunda bir öğrenciye söz verdiğimizde onun hatırlamasını sağlıyoruz, ancak bütün bir sınıfın elinden bu fırsatı almış oluyoruz. Bunun yerine her öğrencinin düşünmesi için fırsat veren ve zaman tanıyan etkinlikler kullanmak işe yarayabilir.
  2. Kontrolü doğru ve kolay hale getirin: “Retrieval Practice” sonrasında öğrenci neyi doğru neyi yanlış yaptığını, neyi iyi bildiğini veya neyi tekrar etmesi gerektiğini fark etmeli. Bunun için etkinlik planlanırken aynı zamanda ölçme&değerlendirme ölçütü de tanımlanmalı. Kate Jones’un bu noktadaki önerisi öğrencinin kendi kendini kontrol edebileceği etkinlikler kullanmak.
  3. Konuyu belirtin: Öğrencilerin dersten önce, derste yapılacak etkinliğin kapsamını bilmeleri onların güvenini artıracak, hatta bunun için önceden çalışmalarını ve hazırlanmalarını sağlayacaktır.
  4. İpuçlarını kaldırın: “Retrieval Practice” yaparken öğrenciler yalnızca bildiklerini ve öğrendiklerini kullanmalılar. Etkinlik esnasında notlar ve kitaplar kapalı olmalı. Bu elbette süreci zorlaştıracak ve efor sarf etmeyi gerektirecektir ancak öğrenmek zaten kolay bir eylem değildir.
  5. Çeşitlendirin: Dersin belirli zamanlarında sürekli aynı aracı kullanmak hem bizim hem de öğrenciler için sıkıcı olabilir. Yapılan etkinliklerdeki çeşitliliği artırmak hem sınıfı canlandıracak hem de öğrencilerin aynı konuyu farklı açılardan incelemelerini sağlayacaktır.
  6. Zamanı verimli kullanın: “Retrieval practice” uygulamaları tüm dersin üzerinde hakimiyet kurmamalı veya dersin akışını aksatmamalı. İyi bir yöntem tekrar tekrar bütün dersi kapsamadan kullanılabilir, diyor Tom Sherrington. Kate Jones, çoğu zaman “retrieval practice” uygulamasının derste 8–10 dakikadan fazla sürmemesini öneriyor. (Elbette tüm dersi kapsayan çalışmalar da yapılabilir ancak çoğunlukla günlük planının akışını bozmayan planlamalar daha verimli olacaktır.)
  7. İş yükünüzü dengeleyin: İyi yöntemler sürdürülebilir olmalıdır, öğretmenin müdahalesi olmadan da ilerleyebilmelidir. Hem etkinlikleri hazırlarken hem de öğrenci yanıtlarını kontrol ederken öğretmenlerin iş yükünü artırmaktan kaçınmaları vurgulanıyor. Ancak bu sayede “retrieval practice” bir ders rutini haline gelebilir. Eğer öğretmen bir çalışma için zamanının büyük bir kısmını ayırıyorsa bu çalışmayı sık sık ders içine taşımak çok da olağan olmayabilir.

Bu liste elbette her zaman uygulanabilir olmayabilir ancak bir etkinlik planlarken rehber niteliğinde kullanılabilir.

“Retrieval Practice” vs. Okumak ve Vurgulamak

Kitabın ilk bölümünde “retrieval practice” ile ilgili akademik araştırmalar paylaşılırken aynı zamanda diğer öğrenme stratejileri ile de karşılaştırma yapılan bir kısım var. Öğrencilerin öğrenme için strateji seçerken en kolay yolu tercih ettikleri konuşuluyor. Örneğin, öğrenciler bir sınav için hazırlanırken materyali yeniden okumayı ve fosforlu kalemlerle vurgulamayı tercih ediyorlar. Bu onlara konu ile ilgili yeterli bilgiye sahip olduklarına dair bir illüzyon yaratıyor ve kendini öğrenimlerini izleyip düzenlerken seçtikleri stratejileri de etkiliyor. Halbuki yapılan araştırmalar gösteriyor ki vurgulama/altını çizme ve yeniden okuma gibi stratejiler, yalnız başına kullanıldığında, bilginin akılda kalıcılığını sağlamıyor. Elbette hiç tekrar yapmamaktan iyi ancak kitapta da bulunan şu sözü paylaşmak istiyorum:

“Vurgulamak veya yeniden okumak için harcanan her dakika, daha etkili bir şey yapmak için harcanmayan 60 saniyedir.” — Busch & Watson (2019).

Vurgulama yapmak tabi ki tamamen yanlış bir uygulama değil ancak öğrencilere şu soruyu sormamız gerekiyor. “Buraları vurgulamışsın, çok güzel. Peki şimdi ne yapacaksın?” Bu noktada öğrenciyi fosforlu kalemle işaretlediği ve önemli olduğunu düşündüğü kelime/fikir/konu ile ilgili (flashcard, quiz, özet vb. gibi) bir tekrar etkinliği hazırlamaya yönlendirmek ve bu kısımlar hakkında tekrar düşünmesini sağlamak işe yarayabilir.

“Retrieval Practice” başka yöntemlerle birlikte kullanılabilir mi?

Kısa cevap: Evet. Kitabın üçüncü bölümü genel olarak bu soruya yanıt vermekte.

  1. Aralıklı Çalışma (Spaced Practice): Bir konu üzerinde bir günde üç saat çalışmak yerine, üç gün birer saat çalışmak. Bu yöntem “Retrieval Practice” yaparken de kullanılmalı. Yani bir anda birden fazla etkinlik yerine aralıklarla tekrar eden etkinlikler daha çok işe yarayacaktır.
  2. İkili Kodlama (Dual Coding): İkili kodlama terimi kısaca yazılı metni ya da sözlü iletişimi görsellerle birleştirme tekniği anlamına geliyor. Bir sunum yaparken anlatılan konunun yazılı olarak bulunması yerine konu ile ilgili bir görsel kullanılması bu kurama dayanıyor. Zaman çizelgesi, diyagram ve infografik hazırlama gibi çalışmalar ikili kodlama kuramının sınıf içindeki örnekleri olarak gösterilebilir. Bu çalışmalar öğrencilerin bir kaynaktan yararlanmadan, direkt hafızalarından hazırlayacakları ürünler olarak tasarlandığında “retrieval practice” olarak da uygulanabilir.
  3. Kavram Haritaları (Concept Maps): Blunt ve Karpicke 2014 yılında yaptıkları akademik araştırmalarında öğrencilerin kavram haritası oluşturmaları ile ilgili iki deney ortamı oluşturuyorlar. Birincisinde öğrenciler kavram haritalarını okuma metni üzerinde çalışırken hazırlıyor, ikincisinde ise önce okuma metnini okuyorlar ve daha sonra ortamda metin olmadan bir kavram haritası oluşturuyorlar. Sonuç olarak öğrencilerin zihinden bir kavram haritası oluşturduklarında öğrendiklerinin daha kalıcı olduğunu gözlemliyorlar.

Bu kitabı anlatmayı neden seçtim?

Kate Jones hem deneyimli bir lider/öğretmen hem de öğrenme bilimleri alanındaki araştırmaları çok yakından takip eden bir yazar. Kaynaklarının bir çoğunun kullanımını ücretsiz erişime açıyor ve Dünya’nın dört bir yanından öğretmeni destekliyor. Bu kitabında da “retrieval practice”in nasıl etkili bir yöntem olduğunu akademik çalışmalara atıfta bulunarak son derece bilimsel, açık ve anlaşılır bir şekilde okuyucuya sunuyor.

Harika bir ders anlattığımızda ve öğrencilerin konuyu kavradığını gördüğümüzde ne kadar büyük bir mutluluk yaşıyorsak, bilginin kalıcılığının çok az olduğunu görmek de o kadar can sıkıcı olabiliyor. Hatta bazen kendimizi öğrencilere sitem ederken bulabiliyoruz: “Daha yeni öğrendik, nasıl unutursun?” Ancak unutmak, bilgi işleme sisteminin önemli bir parçası. “Retrieval practice” ise sistemden çıkmakta olan bilgiyi yeniden işleme sokmak için etkili bir uygulama. Öğrenciler hangi konuda iyi olup hangi konuda iyi olmadıklarını genellikle bir ölçme&değerlendirme anına kadar fark edemiyorlar. “Retrieval practice” etkinlikleri öğrencilerin nerelerde eksikliklerinin olduğunu hem kendileri hem de öğretmenleri için ortaya koyabilmekte, üstelik öğretmenlerin iş yükünü de artırmadan. Kate Jones bu etkinlikleri “low effort, high impact” olarak adlandırıyor. Öğretmenin zamanının çoğunu almayan ancak öğrencide etkisi yüksek olan etkinlikler. Kitap içinde de farklı uygulama örneklerini sınıf içinden notlarla birlikte paylaşıyor.

Kitabın Türkçe’ye çevrilmiş bir basımı ne yazık ki bulunmamakta ancak İngilizce basımı satın almak isterseniz Amazon’dan sipariş verebiliyorsunuz.

Kate Jones, bu kitaptan sonra aynı alanda “Retrieval Practice: Implementing, Embedding & Reflecting” ve “Retrieval Practice: Resource Guide Ideas & Activities for the Classroom” kitaplarını da çıkardı.

https://www.amazon.com.tr/s?k=retrieval+practicr&__mk_tr_TR=ÅMÅŽÕÑ&ref=nb_sb_noss

Faydalı Linkler

A collection of retrieval practice research and resources …
As the author of a book solely dedicated to retrieval practice I often get asked questions by teachers, students and…Kate Jones’un kaynaklarını paylaştığı blog adresi: lovetoteach87.com

Retrieval Practice: Unleash the Science of Learning
Retrieval practice is a learning strategy where we focus on getting information out. It’s even more powerful when combined with additional…www.retrievalpractice.org

Kaynakça

Blunt, R. J. and Karpicke, J. D. (2014) ‘Learning with retrieval-based concept mapping’, Journal of Educational Psychology 106 (3) pp. 849–858.

Busch, B. and Watson, E. (2019) The Science of Learning: 77 Studies That Every Teacher Needs to Know. Abingdon, Oxon: Routledge.

De Bruyckere, P. (2018) The Ingredients for Great Teaching. London: SAGE Publications.

Gocognitive (2012) ‘Robert Bjork — using our memory shapes our memory’. Youtube [Video] 12 July. Retrieved from: www.bit.ly/2nAYHgL

Sherrington, T. (2019) Rosenshine’s Principles in Action. Woodbridge, Suffolk: John Catt Educational.

Kaynakçada “Retrieval Practice: Research and Resources for Every Classroom” kitabında kaynak olarak yer alan ve blog yazısında da atıfta bulunan kaynaklar verilmiştir.

Yazılara geri dön

Published by Sena Yildiz Degirmenci

Eğitim ve öğrenme ile ilgili kitap ve makaleleri özetliyorum. Bazen de kendim bir şeyler yazıyorum.

Leave a comment